28 Aralık 2012 Cuma

Takıma birşeyler oldu !

Takıma bişeyler oldu.

Allahtan kötü anlamda değil.

Kovulmanın eşiğinden takımı toparladık gibi. Kupa da ve ligde arka arkaya gelen iyi sonuçlarla, umutlarımız yeşerdi.

Kupada gruptan çıkarak yarı finalde Galatasaray ile eşleştik. İlk maçı 1-0 kazanarak avantajlı duruma geldik. Önümüzdeki hafta ikinci maça çıkıyoruz.

Ligde ise, son 12 maçtır yenilmiyoruz. 8 galibiyet ve 4 beraberlikle topladığımız 28 puan sayesinde, sezonun bitmesine 6 hafta kala 5. durumdayız.

Formumuz devam ederse, ligi 3. olarak bitirebiliriz sanıyorum. Galatasaray'ın performansına bağlı olarak bir 2.'lik de gelebilir.

Bugünlere kolay gelmedik tabi. Arka arkaya gelen puan kayıpları sırasında takım içinde bana olan güven sarsıldı. Oyuncuların bir kısmı takımı toparlayamayacağımı düşünerek bunu medyada da dile getirdiler. Bu sırada arka arkaya yaptığımız takım toplantıları, birebir konuşmalar oldukça işe yaradı. Genel olarak oyuncuların yeteneklerini sorgulamadan, onlara moral vererek, zor günlerin üstesinden takım olarak geleceğimizi, bizde bu yeteneğin ve gücün olduğuna inandığımı söyleyerek önce kaptanları sonra takımı yanıma aldım.

Ara transferde kiraladığımız Leo Bonatini müthiş bir oyuncu. 8 maçta attığı 5 golle takıma hareket getirdi. Özellikle ligde oynadığımız Galatasaray maçında attığı 2 golle maçı aldı.

Leo'nun iyi oyunu Janko'ya da yansıdı ve 24 golle şu anda takımın en golcü oyuncusu oldu.

Emre Güral'ı da işin içine katıp 10 gollük bir katkı yapmasını da sağladık.

4-4-2'yi kendimize göre yorumlayarak, zaman zaman rakibe göre değişiklikler yaparak devam ediyoruz. Takım sakatlar ve ceza olmadığı sürece değişmiyor. İstikrarlı kadro ve taktik ile işler şimdilik yoluna girdi.

Mac'te ekran görüntüsü alıp, eklemeyi hala beceremediğim için resim koyamıyorum.

Takım şu şekilde oynuyor :

                                AF              P

                                                              W

                W           CM             CM


                 FB         LD              LD        FB


                                           G


Kadromuz :
G - Tolga / Onur ( Rotasyon)
FB - Serkan Balcı
LD - Giray Kaçar
LD - Celutska
FB - Emerson

CM - Colman
CM - Zokora
W - Olcan

W - Volkan

P - Janko
AF - Leo

Sağda Volkan'ın en iyi oynayabildiği yer AMR pozisyonu olduğu için, klasik 4-4-2 oynamıyoruz ama mantalite değişmiyor.

Bakalım sezon sonuna formumuzu koruyabilecek miyiz?



24 Kasım 2012 Cumartesi

Devre Arası

Lige verilen arada kupa maçlarını iyi bir şekilde geçirmek ve istediğimiz transferleri yapmak amacındayız. 

12 yabancımız ve transfer için sadece 2M$'ımız var. Takas yolu ile bir stoper, bir sağ açık alma niyetindeyiz. 

Kupa maçlarından ise en az 2 galibiyet almamız lazım. 

İlk kupa maçımız deplasmanda Beşiktaş'la. Maça hızlı başlayıp Janko ile golü bulduk. Ama golden sonra Beşiktaş oyunun kontrolünü eline aldı ve Mustafa Pektemek'in hattrick yapması ile, maçla ilgili beklentilerimiz boşa çıkmış oldu. 

Karşımıza çıkan büyük küçük farketmeden tüm takımların müthiş pas yapmaları, organize ataklarla maçı domine etmeleri beni deli etmeye başladı. Hadi biz kötü menejeriz, ama karşılaştığımız tüm takımlar nasıl, 4-4-2 oynayan, oyuncuları ortalamanın biraz üstünde olan Trabzonspor'dan daha iyi oynuyorlar bunu çözebilmiş değilim. 

Transfer hiç kolay değil. 2M$'lık oyuncuya 3.7M$'lık Alanzinho ve 1.6M$'lık Vittek'i teklif ediyorum, üstüne para veriyorum, yine de alamıyorum. Türk oyuncular olarak Gaziantep'ten Kemal Tokak, Gençlerbirliği'nden Hurşut ve Aykut Demir'i almaya çalışıyoruz. Ama şu ana kadar kabul edilen bir teklifimiz olmadı. 

Bu arada Cech'i Galatasaray, Sapara'yı Kasımpaşa istedi. Her ikisini de elden yabancı çıkarmak için 1M$'a vermeyi kabul ettim. Aslında Cech, ofansif açıdan Emerson'dan daha iyi performans gösterdi maçlarda. Ama Emerson da fiziksel ve defansif açıdan daha iyiydi. Bu yüzden Emerson'un takımda kalmasını daha uygun görüyorum. Aynı şekilde Sapara da, ortada Colman ve Zokora'dan fırsat bulup oynayamıyor. Bu oyunculardan Colman yerine gelişebilmesi için Soner'i ve Zokora'nın yerine de Barış Özbek'i yedekte tutuyorum. Her ikisi de yeterli performansı gösteriyorlar. Bu yüzden ortada, Sapara, Alanzinho gibi oyuncular fazlalık yapıyor. 12 yabancı çok iyi geliri olmayan bir takım için fazla lüks.

Kupadaki ikinci maç İBB ile. Yine ilk golü erken bulup, öne geçtik. Sonra oyunun kontrolünü rakibe verdik. Pozisyon vermememize rağmen bir korner golü ile, 1-1 berabere kalıp 2 puan kaybettik. 

Üçüncü maçı artık almamız şart oldu. Takımda bir takım değişiklikler yapıp, maç puanları iyi olmasına rağmen oyunda görmediğim Colman yerine Soner'le solda Olcan, sağda da Emre Güral değişikliği yaptık. Tek forvet olarak, sarı kart cezalısı Janko yerine de Henrique ile başladık. 

Olcan'ın iyi oyunu ve iki golü, Henrique'nin 1 golü ve bir assisti ile maçı 3-1 aldık. Emre de iyi ve etkili bir oyun sergiledi.  Beşiktaş'ın da İBB'yi yenmesi ile grupta 2.sıraya yükseldik. Böylece bir sonraki maç olan İBB maçı kupadaki geleceğimizi belirleyecek maç haline geldi. 

İBB maçı daha önceki maçların tersine 2. dakikada golü yiyip, ilk atağımızda Zaleyetta'nın kırmızı kart görmesiyle, tamamen bizim kontrolümüzde geçen bir maç oldu. Henrique, Emre Güral ve Janko'nun golleriyle 3-1 bitirip, gruptan çıkma yolunda önemli bir adım attık. 

İkinci yarıya başlarken, Cech'i sattığımız, Ferhat'ı da sene başında kiraladığımız için, bir sol bek ihtiyacımız doğdu. Şu ana kadar transferde sadece sağ açığa kiralık olarak Joseph-Monrose'u, golcü olarak da yine kiralık olarak Juventus'tan Leo Bonatini'yi kadromuza kattık. Defansın ortasına almak istediğimiz hiçbir futbolcuyu alamadığımız gibi, henüz Vittek ve Alanzinho'yu da satamadık. 

İlk maçımız, deplasmanda Sivas'la. Zor da olsa ilk yarıda Olcan'ın iyi ortası ve Janko'nun düzgün vuruşu ile attığımız golle, 1-0 kazandık. Takım birkaç maçtır kazandığı için, moral kazandı. Açıkçası ben de. 

Bu arada ilk transferimizi gerçekleştirdik. Emerson'un yedeği olarak düşündüğümüz Galatasaray'dan Çağlar Birinci'yi 450.000$'a transfer ettik. Daha iyi ve daha sansasyonel bir transfer yapmak isterdik ama şimdilik maddi imkanlarımız buna elverdi. 

Arka arkaya ligde Akhisar, kupada da Orduspor maçlarını kazanarak, yola devam ediyoruz. 
Lige verilen ara şimdilik takıma yaradı gibi görünüyor...


23 Kasım 2012 Cuma

Kovulmadan Devre Arasına Geldik...

17 maçı bitirip devreyi 24 puanla 9. sırada tamamladık.

Özellikle 1-0'lık Bursa yenilgisinden sonra, kovulmanın eşiğine geldik. Oyuncular huzursuzlaştı. Bir kısmı benim bu işi yapamayacağımı düşünüyor. Haksız da sayılmazlar. Ben de aynı şeyi düşünmeye başladım. Hatta bir ara istifa etsem mi diye de düşündüm.

Sonra bir takım toplantısı yaparak, bu işi beraber takım olarak çözebileceğimizi söyledim. Takım genel olarak olumlu yanıt verdi. Toplantıdan sonraki ilk maçımızda Mersin'i 2-1 yendik. Düzeliyor muyuz dedirten olumlu futbolun ardından 5-0'lık Lyon yenilgisi geldi.

Avrupa'daki son maçımız olduğu için pek takılmayıp devam edelim dedik ama Lig'de 2-2'lik Beşiktaş beraberliği ve 3-1'lik Gençlerbirliği yenilgisi ile yine ortalığı huzursuzluk kapladı.

Artık yönetimde içinde de desteğimi kaybetmeye başladım. Elazığspor ile  arka arkaya gelen lig ve kupa maçlarındaki 2 galibiyet ile devre arasına girdik.

Kupada Beşiktaş, İBB ve Ordu ile aynı gruba düştük. Zor bir grup ama elenirsek kovulurum.

Lige verilen arada transfer yapmaya çalışıp, takımı toparlamaya çalışacağım. Böyle devam edersek kendime düşük liglerin birinde iş aramam gerekebilir.

Amacımız sağ salim buraya ulaşmaktı. Şimdi hünerimizi gösterelim bakalım...

Bugün bir türlü resim ekleyemedim. Ekran görüntülerini aldım. Becerebildiğimde puan durumunu ve aldığım sonuçları asacağım...


18 Kasım 2012 Pazar

Gidişat Kötü !

6 Kasım - 18 Kasım...

Daha hala 12. haftadayız.

İşler ve çocuklar nedeniyle oyunu hakkıyla oynayamıyorum. Ama yapacak birşey yok. Böyle devam etmek zorundayız.

Genel olarak FM kariyer hikayeleri başarı hikayeleridir.

Bizimki pek öyle olmayacak galiba.

12. Hafta sonunda 17 puanla 9. sıradayız. 4 galibiyetimiz, 5 beraberliğimiz ve 3 yenilgimiz var.  Oyun olarak istediğimiz oyunu oynamaktan uzağız.

Maçlar ve sonuçlarımız şu şekilde gelişti.




Avrupa'da beklemediğim şekilde, Anji'yi deplasmandaki 2-0'lık galibiyetimizin üstüne yatarak, eleyip gruplara kaldık.
Napoli, Lyon ve Slovan Liberec'le aynı gruba düştük.  İlk 4 maçta aldığımız 1 puanla gruptan çıkma şansımızı kaybettik.

Ligde de Avrupa Kupalarında grup maçlarına kadar kötü sonuçlar almadık aslında. Gruptaki ikinci maçla beraber galibiyete hasret kaldık. 12. haftadayız ama son 6 haftadır galibiyet alamadık. Avrupa Ligi maçlarıyla beraber son 9 resmi maçtan galibiyet alamadan ayrıldık.

Genel olarak oyuna çok kötü başlamıyoruz. Ama oyunu kontrol etmekte, kontrol ettiğimizde de pozisyon bulmakta zorlanıyoruz. Ceza sahasına topu sokmakla ilgili bir derdimiz var çözemediğim. Ceza sahasının etrafında topu dolaştırıp duruyoruz. Tam top kanada iniyor, " İyi orta gol getirir" diyorum, top gene gerisin geriye gidiyor. Sonunda bir şekilde topu kaptırıp atak yiyoruz.

Sürekli sakatlıklar da aynı 11'li devamlı oynamamıza engel oldu. Sakatlıklara ağır antreman programı sebep oluyor olabilir. Biraz hafifleteceğim antremanları.

Bir yandan da, takımda artık bariz görünen ihtiyaçlar var. Sağ kanada muhakkak iyi bir oyuncu, defansın ortasına en az bir oyuncu, sol beke bir Türk alternatif, bir de ikinci bir forvet almak gerekiyor. Bütün bunları, 12 yabancımız ve 1,9M$  ile yapmak mümkün değil tabi. Dolayısıyla transfer yapmadan  elimizdekilerle durumu düzeltebilir miyiz bakacağız.

4-4-2 üzerinde yeterince ısrarcı olmayıp, çok fazla taktik değiştirmiş olabilirim. İstikrarsızlığın bir nedeni de bu olabilir. 4-4-2'ye geri dönüp, taktiği elden geçirip devre arasına kadar sonuçlar ne olursa olsun, radikal bir değişiklik yapmadan bu şekilde devam edeceğim.

Günahlarımızı böylece çıkardıktan sonra, bakalım devre arasına kadar takımı toparlayabilecek miyiz?

6 Kasım 2012 Salı

Haydi Rastgele !

Oyun 2 Kasım'da indirilebilir hale geldi ve hemen güncellemelerimizi yapıp oynamaya başladık.

Beta'da gördüğüm eksiklerin neredeyse tamamı giderilmiş.

Bu yüzden yeni bir oyun başlatıp, Trabzonspor'la macerama bu yeni oyun üzerinden devam edeceğim.

Seyahatler nedeniyle henüz sezona başlamadım ama hazırlıklardaki görüntü itibari ile takımın sağ açığa,    sol bekte Türk bir alternatife, defansın ortasında yabancı fazlalığından yine Türk bir oyuncuya ihtiyacı var. Sol Bamba oyundaki özellikleri ile yabancı kontenjanını harcamaya değecek bir oyuncu olarak görünmüyor.

Hazırlık maçlarında, topu kontrol edip, oyun kurmakta ve pozisyon bulmakta zorlandık. Takım oyununu henüz oturtamadık. Kanatlardan sağlı sollu gelip, hızlı kanat değişiklikleri yapıp, pozisyon bulmak ve golleri sıralamak üzerine kurduğum taktik henüz işlemiyor. Ligin ilk 5 haftasında takım istediğim seviyeye gelmez ise, farklı bir taktik deneyeceğiz.

Bu arada Avrupadaki rakibimiz Rus ekibi Anzhi. Zor kura. Pek şansımız yok gibi, bakacağız artık.

Görünen o ki, transfer yapabilmek de, elindeki oyuncuyu göndermek de eskisi kadar kolay değil. 12 yabancımızdan sadece Bamba'yı, o da kiralık olarak, Kayseri'ye verebildik.

Oyun başındaki 1.9M$'lık transfer bütçesi ile, elimizdeki yabancılardan para girişi olmadan, iyi bir transfer yapmak zor görünüyor. En azından şimdilik istediğim gibi, takıma hemen katkı yapacak bir oyuncu bulamadım.

Bakalım gelecek neler getirecek ?

Haydi Rastgele !

28 Ekim 2012 Pazar

İlk Oyun...

FM 2013 Beta'yı indirdikten sonra oynamaya başladım.

İlk oyun tabi ki takımım Trabzonspor'la oldu.

Tahmin ettiğim gibi oyun bana çok farklı geldi. Çok yabancılık çektim. Halen de tam anlamıyla oyuna alışabilmiş değilim.

FM 2011 ve öncesi basit menü, hızlı ilerleme yok sanki. Müthiş detay var. Her detayla ilgilenmek gerekiyor. Zira yardımcılara halen güvenilmiyor. Mesela Zokora'nın sakatlığında orta sahaya Colman'ın yanına Sapara, Soner, Olcan vs gibi bir ton ortasaha oyuncusu varken, yardımcınız, Bamba'yı koyabiliyor.

Bu sene yine bir ilk yaşayarak, oyunu MacBook Air ile oynadığımı da eklemeliyim. Bu yüzden bazı noktalarda ve paylaşabileceğim oyun görüntülerinde farklılıklar olabilir.

Trabzonspor'u yönetmeye başladıkça, Şenol Güneş'i de biraz daha iyi anlamaya başladım sanırım. O kadar yabancı ile işi çok zor gerçekten.

Oyuna başladığımda, takım için en uygun dizilişin, 4-1-2-2-1 olduğunu düşündüm ve sezon öncesi hazırlık maçlarında bu şekilde oynadım.



Dizilişe göre en iyi 11'in bu şekilde olabileceğini düşündüm.  Yabancı kısıtlaması nedeniyle Sapara, Celustka ve Alanzinho'ya yer açamadım. Mierzejewsji ile Olcan dönüşümlü bir şekilde oynadı. Cech ve Henrique'yi ise ilk 18'e bile alamadım. Aynı şekilde Halil de yer bulamadığım oyunculardan oldu. 

Bu taktikle birkaç başarılı maç oynadım. Ama takımın pozisyon bulmakta zorlandığını, orta sahada kalabalık takımlara karşı top tutamadığını, gol yollarında çok sıkıntı çektiğini gördüm. Aynı zamanda, takımda kendine yer bulamayan oyuncuların da moralleri bozulmaya başladı.  Oyunun ne kadar gerçekçi olduğunun bir kanıtı da bu olsa gerek :))

Avrupa Ligi'nden elenip, lig'de de istediğim oyunu oynayamayınca, başka dizilişler denedim. 4-1-3-2, 4-3-2-2 bunlardan bazıları. Bu arada, yardımcılarınız da, taktik diziliş değiştikçe size, oyunculara göre en iyi dizilişin ne olduğunu önerebiliyorlar.  Yardımcıların bana önerdiği iki diziliş, memnun olmadığım  4-1-2-2-1 dizilişi ve 4-3-3 dizilişleri oldu. 

İstediğim performansı alamayınca, tüm menejerlik kariyerimde her takımda başarıyla uyguladığım standart 4-4-2'ye dönüş yaptım. Evimizdeki Beşiktaş maçına denk geldi. Sonuç muhteşemdi : 4 - 0 . 

Resimleri bu blog şablonunda istediğim boyutta ekleyemiyorum. Buna ayrıca bakacağım. Şablonu değiştirmek zorunda kalabilirim.

4-4-2'ye devam. 
Beşiktaş karşısında çok iyi bir oyunla, kanatlardan bindirmelerle istediğim gibi bir Trabzonspor'a döndük. 

Kaleci ve defans bloğunda bir değişiklik olmadı. Mierzejewski ve Olcan dönüşümlü olarak solda oynarken, Volkan Şen, sağ kanadı parselledi ve çok başarılı oyunlar çıkardı. Özellikle soldan Mierzejewski'nin getirip çıkardığı toplarla, arka direkte çok başarılı bir şekilde buluşup süpriz goller attı. Ancak gerek Adrian'ın gerekse Olcan'ın performanslarının bir standardının olmaması sol kanatta zaman zaman problem yaşamamıza neden oldu. 

Orta sahanın ortasında ise, Colman'ın özelliklerinin çok iyi olmasına rağmen, istediğim performansı bir türlü sergileyemiyor. Yerine Sapara'yı aldığımda Sapara bir parlayıp bir sönüyor. Tanıdık geldi mi ? :))
Zokora ise taş gibi. Müthiş bir defansif ortasaha. Zokora ile ilgili tek sıkıntımız, gördüğü kartlar... 

Colman sanırım benim teknik direktör olmamdan pek hoşnut değil ve gerçek oyununu oynayamıyor. 

Orta sahada Soner denemelerim genelde başarısız oldu. Soner istediğim performansı gösteremeyince, şu anda sadece Zokora'nın olmadığı maçlarda oynayabiliyor. Colman ve Sapara, Zokora ile Soner değişimli oynuyorlar. 

Aynı şey Janko için de geçerli. Henüz takıma alışamadı ve iyi bir performans gösteremiyor. Yine Şenol Güneş'i daha iyi anladığım noktalardan biri oldu, forvet hattı. Vittek, Janko, Halil kesinlikle performans olarak henüz bu takımın yükünü taşıyamıyorlar. İkili forvette tüm alternatifleri denememe rağmen henüz beklediğim uyumu yakalayabilen ikili olmadı. Janko hala dil problemi çekiyor ve takıma uyum sağlamakta zorlanıyor. Bu iki problemi aştıktan sonra belki bir gelişme olabilir. 

Forvetteki diğer alternatif Emre'nin ise asıl mevkisi sol açık olarak görünüyor oyunda. Yine de forvet hattında denedim. Genç olmasına rağmen süpriz golleri var. Pozisyona girebiliyor ancak son vuruşları yeterli seviye değil. Yine de hem yabancı sayısındaki problemden dolayı Janko'nun yanında Emre'yi tercih ediyorum. 

4-4-2 İBB maçına kadar başarılı oldu. Bu maça kadar çok iyi oynayan takım, hem cezalı hem sakat oyuncuların olması, hem de nedenini anlayamadığım bir performans düşüklüğü sebebi ile kötü oynamaya başladı. İlk mağlubiyetimizi Antalyaspor'a karşı oldu. Sezon içinde sonuçta bir yerde yenilecektik, o yüzden yenilgiyi çok önemsemedim. Ama kötü oyun Bursa maçında da devam edince Arka arkaya oynayacağımız Galatasaray ve Fenerbahçe maçları öncesi bir değişiklik yapmamız gerekti. 

4-4-1-1 dizilişimiz bu şekilde ortaya çıktı. 



Kale ve defansta yine bir değişiklik olmadı. Ortasahanın solunda Olcan, Adrian'ın önüne geçti.  Forvet arkası için en uygun aday Alanzinho'ydu ve sonunda ona da bir yer açıldığı için memnuniyetle bu pozisyonu ona verdim. Volkan ve Janko'nun sakatlıkları nedeniyle Yasin ve Vittek oyundaydı. 

Galatasaray maçına yine kötü başladık. İlk yarıyı 3-1 geride kapattık. Devre arasında takıma sıkı bir fırça çekip, ikinci yarıya çıkardım. Muhteşem Trabzon geri döndü. 3-3'ü yakalayıp, galibiyeti kaçırdık. 


Fenerbahçe maçı ise baştan sona muhteşemdi. Deplasmanda 3-0 galip gelip taraftara bayram ettirdik. Alanzinho Galatasaray maçında da fena değildi ama Fenerbahçe'ye karşı hat-trick yaparak muhteşem bir oyunla maçın adamı oldu. 



Aynı Alanzinho,  Sivasspor maçında da bir gol bir asist ile maça damgasını vurdu ve bana iyi bir mesaj verdi. 

Ligde 13. haftayı geriye bıraktık. Aldığımız sonuçlar ve puan durumu şu şekilde :




Henüz hiç transfer yapmadım bu arada. Hem sadece 1.9M$ transfer bütçemiz var, hem de takımda 12 yabancı ile transfer yapmanın anlamı yok. Türk futbolcular içinde ise almak istediğim oyuncular şu anda bütçemizi aşıyor.

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim. Bu sezon aklımızda hiç yokken şampiyonluğa oynar hale geldik. Eurocup'tan elenmemiz utanç verici ama gerçek dünyada da böyle değil miydi?

Çok gerçekçi, detaylı bir oyunla karşı karşıyayız. Oyundaki detaylar zaman zaman sizi sıkacak seviyede oyunu yavaşlatabiliyor. Ama tercih sizin. İsterseniz yardımcılarınız pek çok işi sizin yerinize hallediyor. Ama sonuçlarına da katlanmanız gerekiyor.

Bu arada oyun 2 Kasım'da resmi olarak Beta'dan normal bir şekilde oynanabilir hale gelecek. O yüzden oyundaki aksaklıkları şimdilik kaydıyla, yazmıyorum.

20 Ekim 2012 Cumartesi

FM 2013 Beta Yayında

Sonunda Beta yayınlandı.

Daha erken bekliyordum.

Yine de bekleyişim sonlandı, artık çok özlediğim oyunuma kavuştum.

Sanıyorum tesadüf eseri, Beta'yı ilk indirenlerden biri oldum. Daha Steam, indirilebilir Beta'nın duyurusunu yapmadan ben indirmiştim bile.

Hemen Trabzonspor'u alıp oyuna başladım bile. Ama sadece başladım. Çoluk çocukla uğraşmaktan henüz pek ilerleyemedim.

İlerlemeden ilk izlenimlerimi aktarayım istiyorum :

Öncelikle oyunun FM 2011'le alakası yok. FM 2012'yi oynamamıştım hatırlarsanız. O yüzden arada ne kadar fark var bilemiyorum. Ama FM 2011 ve FM 2013 ayrı iki oyun. İlk bakışta, beklentilerimi tam olarak karşılamadığını söylemem gerekir. Aradığım şeyler eski yerlerinde değildi, tüm kontrol paneli değişmiş. Alışana kadar zaman geçecek. Ondan sonrası nasıl olur göreceğiz.

Oyun çok detaylanmış. Medya ve oyuncular ile iletişim kurmak üzere seçenekler oldukça fazla.

Bir maç yaptım henüz ve şunu söyleyebilirim ki, maç motoru oldukça geliştirilmiş ve grafik kartlarının imkanlarından daha fazla yararlanılmış. Yine de bir Fifa oynamadığımızın farkında olmamız gerekir.

FM 2012 oynamadığım için belki pek değişiklik olmamıştır o yüzden değişiklik kısımlarına devam etmeden, oynamak üzere yazmayı bırakıyorum.

2 Kasım'dan sonra oyunla beraber başlayacağım kariyeri paylaşan yazılarla devam edeceğim.

Herkese iyi oyunlar...