28 Ekim 2012 Pazar

İlk Oyun...

FM 2013 Beta'yı indirdikten sonra oynamaya başladım.

İlk oyun tabi ki takımım Trabzonspor'la oldu.

Tahmin ettiğim gibi oyun bana çok farklı geldi. Çok yabancılık çektim. Halen de tam anlamıyla oyuna alışabilmiş değilim.

FM 2011 ve öncesi basit menü, hızlı ilerleme yok sanki. Müthiş detay var. Her detayla ilgilenmek gerekiyor. Zira yardımcılara halen güvenilmiyor. Mesela Zokora'nın sakatlığında orta sahaya Colman'ın yanına Sapara, Soner, Olcan vs gibi bir ton ortasaha oyuncusu varken, yardımcınız, Bamba'yı koyabiliyor.

Bu sene yine bir ilk yaşayarak, oyunu MacBook Air ile oynadığımı da eklemeliyim. Bu yüzden bazı noktalarda ve paylaşabileceğim oyun görüntülerinde farklılıklar olabilir.

Trabzonspor'u yönetmeye başladıkça, Şenol Güneş'i de biraz daha iyi anlamaya başladım sanırım. O kadar yabancı ile işi çok zor gerçekten.

Oyuna başladığımda, takım için en uygun dizilişin, 4-1-2-2-1 olduğunu düşündüm ve sezon öncesi hazırlık maçlarında bu şekilde oynadım.



Dizilişe göre en iyi 11'in bu şekilde olabileceğini düşündüm.  Yabancı kısıtlaması nedeniyle Sapara, Celustka ve Alanzinho'ya yer açamadım. Mierzejewsji ile Olcan dönüşümlü bir şekilde oynadı. Cech ve Henrique'yi ise ilk 18'e bile alamadım. Aynı şekilde Halil de yer bulamadığım oyunculardan oldu. 

Bu taktikle birkaç başarılı maç oynadım. Ama takımın pozisyon bulmakta zorlandığını, orta sahada kalabalık takımlara karşı top tutamadığını, gol yollarında çok sıkıntı çektiğini gördüm. Aynı zamanda, takımda kendine yer bulamayan oyuncuların da moralleri bozulmaya başladı.  Oyunun ne kadar gerçekçi olduğunun bir kanıtı da bu olsa gerek :))

Avrupa Ligi'nden elenip, lig'de de istediğim oyunu oynayamayınca, başka dizilişler denedim. 4-1-3-2, 4-3-2-2 bunlardan bazıları. Bu arada, yardımcılarınız da, taktik diziliş değiştikçe size, oyunculara göre en iyi dizilişin ne olduğunu önerebiliyorlar.  Yardımcıların bana önerdiği iki diziliş, memnun olmadığım  4-1-2-2-1 dizilişi ve 4-3-3 dizilişleri oldu. 

İstediğim performansı alamayınca, tüm menejerlik kariyerimde her takımda başarıyla uyguladığım standart 4-4-2'ye dönüş yaptım. Evimizdeki Beşiktaş maçına denk geldi. Sonuç muhteşemdi : 4 - 0 . 

Resimleri bu blog şablonunda istediğim boyutta ekleyemiyorum. Buna ayrıca bakacağım. Şablonu değiştirmek zorunda kalabilirim.

4-4-2'ye devam. 
Beşiktaş karşısında çok iyi bir oyunla, kanatlardan bindirmelerle istediğim gibi bir Trabzonspor'a döndük. 

Kaleci ve defans bloğunda bir değişiklik olmadı. Mierzejewski ve Olcan dönüşümlü olarak solda oynarken, Volkan Şen, sağ kanadı parselledi ve çok başarılı oyunlar çıkardı. Özellikle soldan Mierzejewski'nin getirip çıkardığı toplarla, arka direkte çok başarılı bir şekilde buluşup süpriz goller attı. Ancak gerek Adrian'ın gerekse Olcan'ın performanslarının bir standardının olmaması sol kanatta zaman zaman problem yaşamamıza neden oldu. 

Orta sahanın ortasında ise, Colman'ın özelliklerinin çok iyi olmasına rağmen, istediğim performansı bir türlü sergileyemiyor. Yerine Sapara'yı aldığımda Sapara bir parlayıp bir sönüyor. Tanıdık geldi mi ? :))
Zokora ise taş gibi. Müthiş bir defansif ortasaha. Zokora ile ilgili tek sıkıntımız, gördüğü kartlar... 

Colman sanırım benim teknik direktör olmamdan pek hoşnut değil ve gerçek oyununu oynayamıyor. 

Orta sahada Soner denemelerim genelde başarısız oldu. Soner istediğim performansı gösteremeyince, şu anda sadece Zokora'nın olmadığı maçlarda oynayabiliyor. Colman ve Sapara, Zokora ile Soner değişimli oynuyorlar. 

Aynı şey Janko için de geçerli. Henüz takıma alışamadı ve iyi bir performans gösteremiyor. Yine Şenol Güneş'i daha iyi anladığım noktalardan biri oldu, forvet hattı. Vittek, Janko, Halil kesinlikle performans olarak henüz bu takımın yükünü taşıyamıyorlar. İkili forvette tüm alternatifleri denememe rağmen henüz beklediğim uyumu yakalayabilen ikili olmadı. Janko hala dil problemi çekiyor ve takıma uyum sağlamakta zorlanıyor. Bu iki problemi aştıktan sonra belki bir gelişme olabilir. 

Forvetteki diğer alternatif Emre'nin ise asıl mevkisi sol açık olarak görünüyor oyunda. Yine de forvet hattında denedim. Genç olmasına rağmen süpriz golleri var. Pozisyona girebiliyor ancak son vuruşları yeterli seviye değil. Yine de hem yabancı sayısındaki problemden dolayı Janko'nun yanında Emre'yi tercih ediyorum. 

4-4-2 İBB maçına kadar başarılı oldu. Bu maça kadar çok iyi oynayan takım, hem cezalı hem sakat oyuncuların olması, hem de nedenini anlayamadığım bir performans düşüklüğü sebebi ile kötü oynamaya başladı. İlk mağlubiyetimizi Antalyaspor'a karşı oldu. Sezon içinde sonuçta bir yerde yenilecektik, o yüzden yenilgiyi çok önemsemedim. Ama kötü oyun Bursa maçında da devam edince Arka arkaya oynayacağımız Galatasaray ve Fenerbahçe maçları öncesi bir değişiklik yapmamız gerekti. 

4-4-1-1 dizilişimiz bu şekilde ortaya çıktı. 



Kale ve defansta yine bir değişiklik olmadı. Ortasahanın solunda Olcan, Adrian'ın önüne geçti.  Forvet arkası için en uygun aday Alanzinho'ydu ve sonunda ona da bir yer açıldığı için memnuniyetle bu pozisyonu ona verdim. Volkan ve Janko'nun sakatlıkları nedeniyle Yasin ve Vittek oyundaydı. 

Galatasaray maçına yine kötü başladık. İlk yarıyı 3-1 geride kapattık. Devre arasında takıma sıkı bir fırça çekip, ikinci yarıya çıkardım. Muhteşem Trabzon geri döndü. 3-3'ü yakalayıp, galibiyeti kaçırdık. 


Fenerbahçe maçı ise baştan sona muhteşemdi. Deplasmanda 3-0 galip gelip taraftara bayram ettirdik. Alanzinho Galatasaray maçında da fena değildi ama Fenerbahçe'ye karşı hat-trick yaparak muhteşem bir oyunla maçın adamı oldu. 



Aynı Alanzinho,  Sivasspor maçında da bir gol bir asist ile maça damgasını vurdu ve bana iyi bir mesaj verdi. 

Ligde 13. haftayı geriye bıraktık. Aldığımız sonuçlar ve puan durumu şu şekilde :




Henüz hiç transfer yapmadım bu arada. Hem sadece 1.9M$ transfer bütçemiz var, hem de takımda 12 yabancı ile transfer yapmanın anlamı yok. Türk futbolcular içinde ise almak istediğim oyuncular şu anda bütçemizi aşıyor.

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim. Bu sezon aklımızda hiç yokken şampiyonluğa oynar hale geldik. Eurocup'tan elenmemiz utanç verici ama gerçek dünyada da böyle değil miydi?

Çok gerçekçi, detaylı bir oyunla karşı karşıyayız. Oyundaki detaylar zaman zaman sizi sıkacak seviyede oyunu yavaşlatabiliyor. Ama tercih sizin. İsterseniz yardımcılarınız pek çok işi sizin yerinize hallediyor. Ama sonuçlarına da katlanmanız gerekiyor.

Bu arada oyun 2 Kasım'da resmi olarak Beta'dan normal bir şekilde oynanabilir hale gelecek. O yüzden oyundaki aksaklıkları şimdilik kaydıyla, yazmıyorum.

20 Ekim 2012 Cumartesi

FM 2013 Beta Yayında

Sonunda Beta yayınlandı.

Daha erken bekliyordum.

Yine de bekleyişim sonlandı, artık çok özlediğim oyunuma kavuştum.

Sanıyorum tesadüf eseri, Beta'yı ilk indirenlerden biri oldum. Daha Steam, indirilebilir Beta'nın duyurusunu yapmadan ben indirmiştim bile.

Hemen Trabzonspor'u alıp oyuna başladım bile. Ama sadece başladım. Çoluk çocukla uğraşmaktan henüz pek ilerleyemedim.

İlerlemeden ilk izlenimlerimi aktarayım istiyorum :

Öncelikle oyunun FM 2011'le alakası yok. FM 2012'yi oynamamıştım hatırlarsanız. O yüzden arada ne kadar fark var bilemiyorum. Ama FM 2011 ve FM 2013 ayrı iki oyun. İlk bakışta, beklentilerimi tam olarak karşılamadığını söylemem gerekir. Aradığım şeyler eski yerlerinde değildi, tüm kontrol paneli değişmiş. Alışana kadar zaman geçecek. Ondan sonrası nasıl olur göreceğiz.

Oyun çok detaylanmış. Medya ve oyuncular ile iletişim kurmak üzere seçenekler oldukça fazla.

Bir maç yaptım henüz ve şunu söyleyebilirim ki, maç motoru oldukça geliştirilmiş ve grafik kartlarının imkanlarından daha fazla yararlanılmış. Yine de bir Fifa oynamadığımızın farkında olmamız gerekir.

FM 2012 oynamadığım için belki pek değişiklik olmamıştır o yüzden değişiklik kısımlarına devam etmeden, oynamak üzere yazmayı bırakıyorum.

2 Kasım'dan sonra oyunla beraber başlayacağım kariyeri paylaşan yazılarla devam edeceğim.

Herkese iyi oyunlar...


3 Ekim 2012 Çarşamba

Heyecanlı Bekleyiş

Bugün Football Manager 2013 için ön siparişimi verdim.

Oyunu oynamaya ne zaman başladığımı hatırlamıyorum. İlk menejerlik oyunum Commodore 64'teki Football Manager isimli oyundu. İngiltere Ligleri vardı sadece. Yanlış hatırlamıyorsam. Kaç sene olduğunu hatırlamıyorum bile.

Eski adı Championship Manager'la tanışmamız sanıyorum ki 1995 veya 1996'ydı. O günden bu güne her sene yeni çıkan versiyonu oynadım.

2012 hariç.

Kendimi nadasa aldım bir sene boyunca. Zaman zaman kendimi oyunu almamak için zor tuttuysam da bugünlere kadar geldik.

Çok az zaman kaldı.

Bir senelik aradan sonra bana çok farklı bir oyun oynuyormuşum gibi gelecek eminim. Bir süre birbirimize alışmamız gerekecek.

Pek çok sitede bulabileceğiniz şeyleri paylaşmaktansa kendi deneyimlerimi, kariyerlerimi aktarmak istiyorum. Çok hoşuma giden bir eklenti vs olursa tabi ki ileteceğim.

Sizler de yorumlarınızı esirgemeyip deneyimlerinizi paylaşırsanız bu sayfalar size açık olacak.

Bu yüzden FM 2013'e ait herşey diğer bloglarımdan ayrı bir alanda olsun istedim.

İlk takımımı, tabi ki Trabzonspor, yönetmek için sabırsızlanıyorum.

İkinci kariyer, farklı bir şey denemek istemez isem, yine her zamanki gibi, İngiltere'de işsiz olarak başlayıp, sıfırdan bir kariyer yaratmak.

Heyecanlı bekleyiş sona ermek üzere.